Her yıl olduğu gibi bu 8 Mart’ta da Dünya Kadınlar Günü'nü kutladık. Bu yazıda, bilgisayarların geliştirilmesinden radyoaktivitenin temellerine, görme engellilerin eğitiminden NASA’nın Apollo uzay programına ve Ay’daki ilk insan adımlarına kadar insanlık tarihindeki önemli gelişmelerde rol oynayan kadınları hatırlayalım istedik.

Ada Lovelace

Bilgisayar tarihi aslında düşündüğümüzden çok daha eskiye dayanır. El Cezeri’nin 12. yüzyılda geliştirdiği ünlü mekanik makinelerinden sonra bu konudaki ilk girişimlerden birini 19. yüzyılda geliştiren İngiliz Charles Babbage’ın çalışmaları, gerekli algoritmaların oluşamaması sebebiyle yeterince gelişememişti. İşte bu sıralarda Babbage ile tanışan Ada Lovelace, bu çalışmalar üzerine aldığı notlarda veriler üzerine hesaplamalar yapacak algoritmalar ortaya çıkardı. Bu algoritmalar sebebiyle Lovelace, birçok uzman tarafından ilk bilgisayar programcısı, notları da ilk bilgisayar programlarının atası olarak kabul ediliyor.

Marie Curie

Bugün birçok teknolojinin ve özellikle nükleer enerji üretiminin temelinde yer alan bilgileri borçlu olduğumuz Marie Curie, hayatına Polonyalı bir ortaokul öğretmeninin kızı olarak başladı. 1891’de Paris’e gitti ve eşi Pierre Curie ile tanıştı. Eşinin 1906’daki ölümünün ardından çalışmalarına tek başına devam etti ve bugün radyoaktif elementlerle ilgili bilgilerimizin temellerini attı. Her ne kadar Polonya’daki savaşlardan dolayı çalışmalarını doğduğu ülkeden uzakta sürdürse de, hayatı boyunca doğduğu şehirde laboratuvarlar kurulması için çaba harcadı. Birçok bilim insanının hayalinde bile göremeyeceği bir ilke imza atarak, hem 1903 yılında Fizik dalında, hem de 1911 yılında Kimya dalında Nobel ödülü kazandı.

Helen Keller

1880 yılında ABD’de tamamen sağlıklı bir bebek olarak dünyaya gelen Helen Keller, 19 aylıkken geçirdiği ateşli bir hastalık sebebiyle görme, işitme ve konuşma yeteneklerini kaybetti. Ama merak duygusunu asla kaybetmedi. Ailesinin de desteğiyle çocukluğu boyunca diğer duyularını geliştirdi ve hayata tutundu. Ailesinin çabalarıyla Ann Sullivan adlı bir öğretmenle tanıştı. Sullivan ona dokunma duyusu ile kelimeleri öğrenme yöntemini gösterdi. Bu bilgi hayatını değiştirdi. Bu andan itibaren Helen Keller hem kendini geliştirdi, hem de dünya çapında görme ve işitme engellilerin sosyal hayata katılması için sayısız kitap yazdı ve konferanslar verdi. Devlet başkanlarıyla görüştü, dünya çapında engellilerin hayatını kolaylaştırmak için çaba gösterdi ve bugünkü birçok kurumun kuruluşunda rol oynadı.

Margaret Hamilton

Hamilton, 1936 yılında ABD’nin Indiana eyaletinde dünyaya geldi. Matematik bölümünü bitirdikten sonra bir süre Felsefe bölümüne de devam etti. Soyut Matematik alanında Yüksek Lisans yapmak için gittiği Boston’da, önce hava koşullarını tahmin eden bir akademik projeye katıldı. Bu projeden ayrılıp, MIT’nin Sage Projesi’ne katılınca hayatı değişti. Bu proje için düşman uçaklarının hareketlerini takip etmeye yarayan ilk bilgisayar için bir yazılım geliştirdi. Soğuk Savaş’ın devam ettiği bu yıllarda bu çalışmalar çok önemliydi. Buradaki başarısı onu Apollo programına yazılım yöneticisi olarak taşıdı. Ve Margaret Hamilton’ı dünya tarihine geçiren olaylar zincirini tamamlayan olaylar burada tamamlandı: 20 Temmuz 1969 günü, Astronotların Ay’a inmesine dakikalar kala, sistem hata vermeye başladı. Ama Hamilton’ın yazılımı hatayı tespit etti, düzenledi ve insanın Ay’da ilk adımları atmasını sağladı.

Mary Shelley

Bilim kurgu bugün filmlerden dizilere ve romanlara vazgeçemediğimiz bir tür. Bir zamanlar bilim kurgu olarak yazılmış eserler bugün gerçek hayatımıza dönüşüyor. Bu türün ilk örnekleri de bu yüzden insanlık için çok önemli. Mary Shelley, 1800’lerin sonlarına doğru yazdığı Frankenstein ile bilim kurgu türünün kurucularından biri olarak kabul ediliyor. Kadınların henüz yazar olarak bile kabul edilmesinin çok zor olduğu bir zamanda, insanların hayal güçlerini sonuna kadar zorlayan bu romanı önce isimsiz olarak yayınlayan Shelley, romanı kendisinin yazdığını açıkladığında eleştirmenlerden acımasız yorumlar almıştı. Ama sonunda dünya klasikleri arasında unutulmaz bir iz bıraktı.

Amelia Earhart

İnsanın eskiden beri en büyük hayallerinden biri uçmak olmuştur ve bunu gerçekleştirenler de tarihe geçmiştir. Amelia Earhart da bu hayali gerçekleştirerek tarihe geçenlerden biri. 1897 Kansas doğumlu Earhart, liseyi bitirdikten sonra 1. Dünya Savaşı’ndan dönen askerleri gördü ve gönüllü hemşire olmaya karar verdi. Bu sırada birçok pilot tanıdı. Havacılığa bu şekilde merak sardıktan sonra inatla fotoğrafçılıktan kamyon şoförlüğüne kadar birçok farklı iş yapmasına rağmen arada uçuş dersleri alıp eninde sonunda pilotluğu öğrendi. Önce yardımcı pilotlarda birlikte 1928’de Atlantik Okyanusu’nu geçtiği bir uçuşla meşhur oldu. Ve sonunda Mayıs 1932’de tek başına Atlas Okyanusu’nu geçen ilk kadın pilot oldu. Earhart, dünyanın çevresini dolaşma denemesi sırasında Pasifik Okyanusu’nda kayboldu.

İlginizi Çekebilir