Cumhuriyetimiz 100 yaşında. Bu yazımızda, 100 yıl önce zoru başardığımız ve sonunda Cumhuriyetin kuruluşuna ulaştığımız zorlu yolculuğu, Samsun'dan Amasya'ya, Erzurum'dan Sakarya'ya adım adım inceleyip, bu büyük mücadeleyi hep birlikte tekrar yaşayalım istedik.

Samsun'a Çıkış (Mayıs 1919)

Birinci Dünya Savaşı sonrası tüm ülkede işgaller sonrası ayaklanmalar başlamıştı. 30 Nisan'da Mustafa Kemal Paşa'yı 9. Ordu müfettişi olarak görevlendiren hükümet kararnamesi, 5 Mayıs'ta Takvim-i Vekayi'de yayınlandı ve 16 Mayıs'ta Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan yola çıkıldı. Kız Kulesi açıklarında İngilizlerce durdurulan gemi, denizin yolculuğa uygun olmaması sebebiyle büyük sarsıntılarla 18 Mayıs'ta Sinop Limanı'nda durdu. Gemidekilere İzmir'in işgal edildiği haberi de tam burada geldi. Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki arkadaşları, 19 Mayıs'ta Samsun'a çıktılar. 

Amasya Genelgesi (Haziran 1919)

Savaş sırasında, Saraydüzü Mevkii'nde 5. Kafkas Fırkası'nın karargâhı bulunuyordu. Bu mevkideki saray, yüzlerce yıl Osmanlı şehzadelerine ev sahipliği yaptıktan sonra 19. yüzyılda kaderine terk edilmişti. Sarayın yıkıntıları üzerinde bulunan karargâhta, Samsun'dan gelen temsilcilere ordunun diğer önemli paşalarının da katılımıyla görüşmeler başladı. Görüşmeler sonunda, "Vatanın tamamı, milletin istiklâli tehlikededir," cümlesiyle başlayan, "Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" ifadesiyle tarihe geçen Amasya Genelgesi yayınlandı ve ülke çapında bir kongrenin toplanması kararlaştırıldı.

Erzurum Kongresi (Temmuz 1919)

Kurtuluş mücadelesi dur durak bilmeden ilerliyordu. Amasya Genelgesi'nin imzalanmasından bir ay sonra, çoğunluğu işgal altındaki illerden gelen 62 delegenin katılımıyla Erzurum'da bir araya gelindi. Zor durumdaki illerden ve yollardan delegelerin gelmesi o kadar zordu ki, 10 Temmuz'da başlaması planlanan kongre, 22 Temmuz'a kaydırıldı. Açılışın ardından Mustafa Kemal Paşa kongrenin başkanlığına seçildi. Erzurum Kongresi ile birlikte manda ve himaye kesin olarak ilk defa reddedildi, Mondros Antlaşması zamanındaki sınırlar millî sınırlar olarak ilan edildi ve hükûmet gibi çalışmak üzere bir Temsil Heyeti oluşturuldu. 

Sivas Kongresi (Eylül 1919)

Haziran'daki Amasya Genelgesi ile birlikte, bütün milletin temsil edileceği bir kongrenin toplanacağı duyurulmuştu. İşte bu kongre Sivas Kongresi olacaktı. Ancak zorluklar tabii ki devam ediyordu. Erzurum Kongresi'ne katılan delegelerin bir kısmının illerine dönmüş olması, diğerlerinin işgal altındaki bölgelerden gelmekte zorlanmaları gibi engeller aşıldıktan sonra nihayet Erzurum'daki heyet Ağustos'ta Sivas'a doğru yola çıktı. 4 Eylül'de, kongrenin ilk günü başkanlığa Mustafa Kemal Paşa seçildi. 11 Eylül'e kadar sekiz oturum gerçekleştirildi. Temsil Heyeti tüm memleketi temsil edecek şekilde genişletildi, cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirildi. Ali Fuat Paşa, Kuva-yı Milliye umum komutanlığına atandı. 

Ankara'da Meclis Açılıyor (Nisan 1920)

1919 sonbaharında İstanbul'daki meclis için seçimler yapılmıştı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yanlısı vekiller bu mecliste çoğunluğu oluşturuyordu ve sonuçta Ocak 1920'de gizli bir oturumla Misak-ı Milli bu mecliste kabul edildi. Ancak işgal kuvvetleri bu gidişatı kabul etmeye tabii ki yanaşmayacaklardı. Mart'ta İstanbul'daki İngiliz işgal birlikleri çalışmaların burada yürütülmesini imkansız hâle getirdi. Hemen ardından Mustafa Kemal Paşa, Ankara'da bir meclis toplanacağını ilan etti ve vekilleri Ankara'ya davet etti. 23 Nisan'da, Cuma namazı kılınıp kurbanlar kesildikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.

Başkomutanlık Meydan Muharebesi (Ağustos 1922)

Ankara'daki meclisin açılmasından çok önce Milli Mücadele birçok şehirde zaten başlamıştı. Meclisin açılmasıyla birlikte tüm bu çabalar daha düzenli hâle geldi. İşgal orduları ile yapılan muharebelerde büyük başarılar kazanıldı. Nisan 1921'deki II. İnönü Zaferi sayesinde Ankara hükümeti rüşdünü ispat etmiş, İtalyanların ve Fransızların savaştan çekilmeleri sağlanmıştı. Batı cephesinde 1 yıldan fazla süren mücadeleden sonra her şeyi değiştiren son hareket, Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Büyük Taarruz olacaktı. 26 Ağustos'ta başlayan yürüyüş, önce bozguna uğrayan Yunan ordusunu takibe, 30 Ağustos'ta ise zafere dönüşecek, 9 Eylül'de İzmir'in kurtuluşuyla sonlanacaktı.

"Türkiye Devletinin şekl-i Hükûmeti"

Tüm bu mücadele sonunda, 29 Ekim 1923 günü geldi. Sadece 3 buçuk yıl önce, işgal altındaki İstanbul'dan ve ülkenin dört bir yanından gelen vekillerin azmiyle kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kürsüsünde, "Türkiye Devletinin şekl-i Hükûmeti, Cumhuriyettir," şeklindeki teklif okundu ve kabul edildi. Yeni oluşturulan Cumhurbaşkanlığı makamına ise, üyelerin oy birliği ile Mustafa Kemal Paşa getirildi. Böylece cumhuriyete giden uzun yol tamamlanmış, cumhuriyetimizin uzun yolculuğu başlamış oldu.

İlginizi Çekebilir