Her türlü lojistik imkanın bulunduğu bir dönemde yaşıyoruz. Öyle ki bugün başka bir kıtadan aldığımız ürün, yarın elimize ulaşabiliyor. Ancak tarihin eski sayfalarına gittiğimizde durumun böyle olmadığını görüyoruz. Bu dönemlerde tuz ve ipek gibi değerli mallar, kervanlarla geçilen engebeli yolları aşarak ve aylarca süren yolculuklar yaparak ulaştırılıyordu. Zaman içerisinde bu değerli malların taşınması için farklı ticaret yolları gelişti. Bu yollarda sadece ticari değeri olan mallar değil; kültürler, dini değerler ve hatta hastalıklar bile taşınıyordu. 

Gelin bu antik ticaret yollarına birlikte bakalım.

Adsız Kopyası

İpek Yolu

İpek Yolu, dünyanın en ünlü ve en eski ticaret yollarından biri. Çin’den başlayan bu yol, Roma İmparatorluğu’nda son buluyordu. İpek Yolu kullanılarak; porselen, kağıt, ipek, baharat ve değerli taşlar taşınıyordu. Bu yol aynı zamanda kıtalar arasındaki kültür alışverişine de imkan sağlıyordu. İpek yolu sayesinde Doğu kültürünün Batı tarafından tanınması da kolaylaşıyordu. Çin’in Şian kentinden hareket ederek Özb”ekistan’ın Kaşgar kentine gelen İpek Yolu, zaman içerisinde Semerkant gibi bilgi ve kültürün başkenti olan şehirlerin oluşumuna da yardım etti.

Adsız Kopyası

Baharat Yolu

Baharat, eski çağlarda yalnızca Doğu ülkelerinde kullanılıyordu. Baharat yolu sayesinde Uzak Doğu'dan Batı’ya baharat taşınıyordu. Özellikle baharat, Ortaçağ Avrupası’nda soyluların sofralarında tüketilmeye başlanınca çok popüler bir ticari ürün haline geldi. İlk taşınan baharatlar arasında; kakule, tarçın, zencefil ve zerdeçal yer alıyordu. Zaman içerisinde bu ülkelere doğrudan ulaşmanın yolları aranmaya başlandı. Bunu başaran Vasco da Gama, 1468’de Ümit Burnu’nu dolaşarak Hindistan yolunu keşfetti. Daha sonraları Baharat yolu önemini yitirdi.

Adsız Kopyası

Amber Yolu

Kehribar Yolu ismiyle de bilinen Amber Yolu, eski zamanlarda Kuzey Denizi ve Baltık Denizi’nden çıkarılan amberlerin taşındığı bir yoldu. Amber, kuzeyden güneye Adriyatik Denizi’ne ve sonrasında Akdeniz’e taşınıyordu. Amber, dekoratif özelliğinin yanı sıra tıbbi amaçlarla kullanılan bir mal olduğu için değerli sayılıyordu. Bu nedenle ona giden yollar tehlikeli olabiliyordu. Birçok gaspçı ve hırsız tarafından çalınan mallar, hem maddi zarara hem de can kaybına neden oluyordu. Ayrıca halk arasında bu yolların, amber taşındığı için parladığına ve büyülü olduğuna inanılıyordu.

Adsız Kopyası

Pers Kral Yolu

Kral Yolu ismiyle bilinen bu yol, tarih kitaplarında Pers İmparatorluğu kralı I. Daruis zamanında onarılmış antik bir anayol olarak geçiyor. Kral yolu, Doğu ve Batı arasındaki ticari ve kültürel etkileşim açısından önemli bir rol oynuyordu. Aynı zamanda bu yol, Efes’ten Persepolis’e daha hızlı bir ulaşım sağlıyordu. Özellikle bu şehirler arasında seyahat eden kuryelerin daha hızlı mesaj taşıması, tarihi açıdan önemliydi. Bu kuryeler, yedi günde 2.699 kilometre seyahat edebiliyordu. Heredot’un bir eserinde bu konuyla ilgili şu cümle yer alır: ‘’Dünyada Pers kuryelerinden daha hızlı seyahat eden başka bir şey yoktur.’’

Adsız Kopyası

Çay ve At Yolu

Orijinal ismi “Chamadao” olan Çay ve At Yolu, tarih içinde önemli konuma sahip, tehlikeli ticaret yollarından biriydi. Bu yolun güzergahı boyunca köprüler, patikalar, kasabalar, saraylar, türbeler, tapınaklar ve dağlar katediliyordu.  Çay ve At Yolu; Hint Yarımadası, Tibet ve Güneybatı Çin arasındaki kültürel alışveriş için çok önemliydi. Tarihçilere göre bu yol, Çin ile Güney Asya arasındaki Budizmin yayılmasını sağlıyordu. Çay ve At Yolu’nda Çin çayı ile Tibet atları takas ediliyor veya bunların doğrudan satışı yapılıyordu. Yol, Hengduan Dağları’ndan geçtiği ve fırtınalı olduğu için antik ticaret yollarının en tehlikelisi olarak biliniyor.